Çok yararlı anekdotlar olduğunu düşünüyorum. Kaynak verilmesi de ayrıca önemini artırıyor. 5 tane de benden olsun...
11 "o tasarımlar sana ait değildi, o yüzden senin yaptığın işçiliğin (model/animasyon/ışık/matte painting) hakları da bize ait" Bir firma ile "gizlilik sözleşmesi" yapmadığınız sürece, hatta herhangi bir şeye imza atmadığınız sürece, işin tüm hakları size aittir. İş için bir ödeme almışsanız eğer, ticari haklarını anlaşmanıza göre elinizden çıkarmışsınızdır. Uluslararası platformda sanatçının, henüz üretim anında, hakkını korumak için devreye giren yasalar var. Bir şeyi ürettiğiniz anda o sizindir, bunun için para aldıysanız ve haklarını bu para karşılığında teslim ettiyseniz (work for hire) bu, o işi sadece ticari amaçla kullanamayacağınız anlamına gelir. Yani ondan para kazanamazsınız ama sergileme hakkını her zaman ve yerde saklı tutarsınız. Ancak ve ancak firma size buna karşı olan, veya işi sadece yayınlandıktan sonra sergileyebilme hakkı tanıyan bir kağıt imzalatmışsa durum değişir. Kaynak dosyaları bu durumlarda en büyük kanıttır... Ben yine de garanti olsun diye her başladığım işte, yapacaklarımı istediğim zaman istediğim yerde sergileyeceğimi belirtirim. Yayına girecek bir iş ise o tarihten sonra sergilerim.
12 "o tasarımları sen yapmadın ki, biz yaptık!" Düpedüz fikir çalmaya yönelik bu gibi durumlarda alınabilecek önlemlerden en basiti ve ilki: Yaptığınız işin çıktılarını bir zarfa koyun (CD-DVD-Print out...), zarfı sıkıca kapatıp tam kapakla zarfın birleştiği yere postaneden mühür vurdurup kendi evinize postalatın. O zarfı hiç açmayın. Mühürlü ve tarihli olduğu için size herhangi bir dava açılması durumunda o ürünün ilk sizden çıktığana dair kanıttır o zarf. O zarfı mahkemede hakime teslim ettiğiniz anda en temel "copyright" kanıtını sunmuş olursunuz...
13 "sen bize bir kaç örnek yap, beğenirsek işi sana vericez" Aman sakın! Bir fabrika düşünün işçilere diyor ki, sen birkaç örnek yap, beğenirsek seni işe alıcaz. Başka hiçbir iş kolunda olmayan bir çalışma biçimi, ve tabi işi de siz almıyorsunuz genelde. Sanatçı olarak sizin yapmanız gereken bir ön ödeme, veya anlaşma olmadan kağıda bir çizik dahi atmamak olmalı. Çünkü siz örnek yapmaya başladığınız anda zaten çalışmaya başlamışsınızdır; vakit, emek, ve yetenek harcıyorsunuz demektir. Yapılan işi beğenmezlerse bu onların bileceği iş, siz görevinizi yapmışsınızdır zaten. Yoksa niye senelerce kasıp kendimize portfolio - demoreel hazırlıyoruz? İnsanlar ne yapabildiğimizi önceden anlayabilsinler, bize ona göre iş versinler diye değilmi?
14 İlk defa Türkiye'de karşılaştığım başka bir durum ise: Bir anlaşma yapıp işe giriyorsunuz, 1 ay çalıştıktan sonra size "beklentilerimizin altında çıktın..." denerek ücret indirimine gidilmek isteniyor. Pardon ama insan bunu küfür gibi alıyor, çakallıktan başka birşey değil. İşe alırken portfolioma bakmadınız mı? Neler yapabildiğimi aşağı yukarı görmediniz mi? İşimden memnun değilseniz bunu bana söylersiniz ve 15 gün süre verirsiniz, ve ben de siz de çalışacak başka seçenekler aramaya başlarız. En azından ben böyle bir şeyle karşılaştığımda böyle hissediyorum.
15 "Sen kapidan ciktigin an 20 kisi kapida bekliyor" Iste, bu sektorde calisan arkadaslara tavsiye verirken ben hep bu cumleyi kurarim. Derim ki: Arkadaslar, bunu diyen bir patron karsiniza ciktigi zaman sakin itibar etmeyin! Cunku oyle bir sey yok, bu sadece bir yanilsama. Calisacak iyi bir firma bulmak ne kadar zorsa, calisicak iyi eleman bulmak da o kadar zordur. Ama patronlar iste hep bu cumleyi kurarak, size tersiymis gibi bir psikolojik baski kurarlar. Emek de boyle somurulur.
Ben bir is yerinde en az 3-4 ay calismissam, isyeri benden memnun, ama ben ondan memnun degilsem, ben o kapidan ciktigim an birakin 20 kisiyi, bir kisiyi bulabilirse hemen opsun basina koysun. Neden? Cunku ben o firmada 3-4 ay calismisim, iletisim kurmusum, sistemini ogrenmisim, ve is uretmisim. Oraya giren birinin alisma suresi en az 1 aydir bir kere, o da benim kalibremde bir eleman ise eger. Ve inanin, ihtiyac oldugunda iyi eleman bulmak sanildigi kadar kolay degil. Cok studyo gezdim, acilar icinde kivranan o kadar cok patron gordum ki...
-J.T.