Soruların bana, iki sene evvel ki sıkça sorulan bir soruyu hatırlatıyor. tr3d sitesinde, iki ayda bir 3d ile yeni tanışan elemanlar çıkıp, "neden bir animasyon film yapmıyoruz", diyorlardı. Sanırım, "lütfen yardım edinnnn!" başlıklarını açan elemanlardan farkı yoktu. Ben de o zamanlar, üç senedir zamanımı, elimde ne var ne yok, 3d sinema filmi yapmakla harcıyordum. Yani anlayacağın, o "yardım edin" diyenlerden daha kötü bir durumdaydım.
Demek istediğim, kendi kafamıza göre taklıyoruz, kuralına göre değil, anlamaya çalışmıyoruz, ama hep anlatmaya çalışıyoruz, araştırmıyoruz sadece daha iyisini yapabileceğimizi düşünüyoruz, birlikten güç doğar prensibini, nerde çoklu orda b..luk'a yoruyoruz. Bir yerden uygulamaya başlayıp, keşfetmek yerine, sorular soruyoruz.
Görmeden çizemezsin, okumadan yazamazsın, ama biz sanki yazacak çok şeyimiz varmış gibi senarist olmaya çalışıyoruz. Sinema evrensel bir nitelik taşır, yönetmenin karakterine, senaryoya göre farklılık gösterir. Batının doğudan farkı yok, sadece verilen değer kadar fark var. Biz millet olarak, gülüp ağlamak kadar değer veriyoruz.
Bir sahne yazmak için, günlerce bir sürü film izlemek ve bir sürü şey araştırıp okumak nerde, kahvedeki okey muhabbetini sinemaya taşımak nerde.
Sorma bence, klişe bir konu, bir sürü yorum yazılır ama tek cevap alamazsın.