Gönderen Konu: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi  (Okunma sayısı 57592 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı eydi

  • Üye
  • **
  • İleti: 828
    • Profili Görüntüle
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #40 : Mart 20, 2010, 19:03:29 ÖS »
cemgul'den...

    
Profesyonel Freelancer olmak


Piyasada çalışan beni örnek aldığını söyleyen genç bir arkadaşımız bana e-mail atıp freelance çalışma konusunda tavsiye rica etmiş. Tabi ki seve seve -özet bile olsa- cevap verdim. Freelance çalışmayı planlayan, bunun ne olduğunu ve ne olmadığını bilmek isteyen her profesyonel freelancer adayına yararlı olması adına verdiğim cevabı buraya da paste ediyorum. Hayatını benim gibi tamamen freelance olarak kazanıp tavsiye eklemek isteyen olursa buraya yazabilir mutlaka gençlere faydası olur.

Alıntı
...Bana e-mail atman yaptığın işe karşı hevesini ve heyecanını gösteriyor. Bu çok önemli bir artı.
Ben şahsen birşey başarabildiysem bunu sevdiğim için yaptım. Uzun süre reklam ajanslarında art direktörlük yaptıktan sonra 5 yıl önce ani bir kararla sadece motion, tv-sinema işi yapmaya karar verdim. Yani ben de o kadar eski sayılmam bu sektörde. Klasik bir laftır ama yaptığın işe tutkulu olmak bence en önemli avantaj.
 
3 yıldır freelance çalışıyorum, her türlü piyasa koşuluyla tek başına savaşmak zorunda olsan da iş seçme özgürlüğün olması en önemli avantajı.
Freelancer kavramı ne yazık ki evinde toplama pc de web sitesi yapan hevesli genç olarak algılanıyor. Oysa ben en üst düzey bilgisayarla birçok şirketten daha hızlı ve kaliteli bir hizmet sağlayarak, büyük stüdyolarla rekabet edebiliyorum. Bu önyargıyı kırmak için benim gibi profesyonel düzeyde hizmet veren freelancerlar çoğalmalı. O zaman daha geçerli ve yüksek standartta bir tercih olacak.
 
Sana tavsiyem, eğer freelance düşünüyorsan en önemli silahın network. Sektörden ne kadar çok insan, şirket, yapımcı, ajans tanıyorsan o kadar çok hayatta kalabilirsin tek başına. Yani freelancer sanıldığı gibi eve kapanıp çalışan değil tam aksine sosyal networkü çok geniş biri olmalı ki eve iş alabilsin. Freelancer olduğunda, artık yapımcı da, yönetmen de, animatör de, sekreter de hepsi sensin, bir şirket gibi hizmet vermek zorundasın. Müşteriye işi zamanında ve yüksek kalitede teslim etme konusunda güven vermek en önemli kriter, bu da yaptığın işlerle zamanla yaratabileceğin bir şey.
 
Bunların yanında her işi yapan bir adam olmak yerine belli bir ya da iki konuda uzmanlaşmanı tavsiye ederim. "Ne iş olsa yaparım abi" yaklaşımı ciddi müşterilerin gözünde amatör bir izlenim yaratmana neden olabilir. Uzmanlığının tanımı ve sektördeki tavrın net olmalı. Ben buyum bunu yaparım diyebilmelisin ve herkeste senin neyin uzmanı olduğunu anlamalı ve o şekilde bilmeli. Örneğin bana baktığında her işi yapar gibi görünsem de bütün işlerim aslında motion graphic design ve vfx ağırlıklıdır. Bunun yanında elbette shoot, light, edit, composite, sound yapıyorum işin parçası olarak ama bunların hepsi aldığım projeye hizmet eder. Sadece edit ya da sadece shoot işi hiç yapmıyorum gibi.
 
Sonuç olarak en çok sevdiğin ve yapmak istediğin bir tek alanda uzmanlaşman herşeyi yapıyor olmaktan daha kısa sürecektir. Düşün ve kendini en çok neyde geliştirmek istediğine karar ver ve ona ağırlık ver, bu arada networku geliştirmek için her fırsatta evden ofisten çık dolaş. Her tür parti, toplantı, konferans türü etkinliklere katıl ve sektörden yani insanlarla tanış. Bana e-mail atman bile networküne eklediğin bir kontaktır. Bir yandan teknik ve artistik anlamda kendini seçtiğin alanda geliştirirken bir yandan da networkünü ve communication skillerini geliştir. Zamanla yeni fırsatlarla karşılaşır, sevindirici telefonlar ve teklifler almaya başlarsın.

Bencede çok yararlı bilgiler. Çok teşekkürler :D
Bu bilgileri bir yere kopyalayıp saklamalı ne olur ne olmaz sonra silinir falan :)

Çevrimdışı stuck

  • Global Moderator
  • Deneyimli
  • *****
  • İleti: 2431
    • Profili Görüntüle
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #41 : Mart 20, 2010, 21:02:08 ÖS »
Bencede çok yararlı bilgiler. Çok teşekkürler :D
Bu bilgileri bir yere kopyalayıp saklamalı ne olur ne olmaz sonra silinir falan :)

dövme yaptırmalı
  • Illustrator

Çevrimdışı ZekeriyaKorkmaz

  • Üye
  • **
  • İleti: 128
    • Profili Görüntüle
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #42 : Mart 21, 2010, 14:37:09 ÖS »
Başbakan bide çizgi filmciler ve bu tür işlerle uğraşan 3D cilerede bi açılım yapsa iyi olur en çok onların sıkıntıları var neyazıkki:(
  • 3D Animator

Çevrimdışı cemgul

  • Deneyimli
  • ***
  • İleti: 1065
    • Profili Görüntüle
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #43 : Mart 21, 2010, 15:28:11 ÖS »
Freelancer konusunda fikirlerim her yıl gelişiyor ve değişiyor. Sabit bir stüdyoya bağlı işinde en en en iyi freelancerlardan oluşan, aynı zamanda potansiyeli ve yeteneği olan gençleri alıp üst düzey üretim yapabilecek biçimde eğiten bir model en kazançlı, güvenli ve mantıklı yol görünüyor. Stüdyo hakeden artistleri seçip yatırım yapar, size düşense kurumsal bir çatı altında işinin en iyisini yapıp çıtayı yukarılara taşımak olur. Fırsatı değerlendirenler coşar alır yürür, sınıfta kalanlara ise bay bay denilir ve yeni yeteneklere yer açılır, aynen özel üniversitede burslu okumak gibi.

Ee bunun şirkette maaşlı çalışmaktan ne farkı var? Şu farkı var; yapacağın her işi kendin seçersin kimse dayatma yapamaz ve fiyatı kendin belirlersin, işin yoksa şirkete gidip asker olmak zorunda da değilsin hayatını insan gibi yaşarsın, maaşa da talim etmez her işinden hizmetinin hakettiği en yüksek parayı kazanırsın. Faturan ve sigortan olur, en üst düzey workstationlarla lisanslı yazılımla iş yaparsın. Özgür yaşamaya devam edip hakettiğini kazanmak için tek yapman gereken işinin en en en iyilerinden biri olmak :) Eğer en iyiysen stüdyo seni pazarlayabilir ve hakketiğin işlerle ve paralarla seni buluşturur, yılda 10 kez tatile gidersin.

Nasıl?

Çevrimdışı samsimsom

  • Üye
  • **
  • İleti: 91
    • Profili Görüntüle
    • Portfolio
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #44 : Mart 21, 2010, 15:33:24 ÖS »
henüz Cg dünyasında çalışma fırsatı bulamamış ve bu yüzden karşılaşılacak zorluklardan bir haber biri olarak bile bana çok çok çekigörünüyor.
  • 3D Character Artist

Çevrimdışı olivon

  • Üye
  • **
  • İleti: 718
    • Profili Görüntüle
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #45 : Mart 21, 2010, 15:44:54 ÖS »
Yılda 10 kez tatil...Hımmmmm :)...Cazip görünüyor.

Çevrimdışı metinakcakoca

  • Üye
  • **
  • İleti: 394
    • Profili Görüntüle
    • CG Artist | 3D Generalist
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #46 : Mart 21, 2010, 16:11:15 ÖS »
Güven,Özveri,Tecrübe kazandıktan sonra freelance oluruz inş. :)
  • 3D Generalist

alihanbuker

  • Ziyaretçi
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #47 : Ocak 07, 2011, 22:28:28 ÖS »
teşekkürler jeffer

Çevrimdışı tugba

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #48 : Haziran 13, 2011, 18:54:26 ÖS »
merhaba, animasyondan alakasız bir bölümden mezun olmak üzereyim ama animasyon konusunda çalışmak istiyorum, bikaç ay staj yaparak temel düzeyde maya modelleme öğrendim, danışmak istediğim bikaç şey var. istanbula yerleşmeyi düşünüyorum bikaç hafta içinde. eylülde de animation mentora başlamayı planlıyorum. öncesinde herhangi bir animasyon stüdyosuna şu bilgisizliğimle gitsem -tabi ki ücret talebi olmadan- stajyer olarak alırlar mı, yardımcı olacak şirket ya da kişi biliyor musunuz? ya da öncesinde maya dışında ekstra bir program öğrenmeye başlayayım mı, neye başlayayım? nerden başlayacağımı bilemiyorum bu yüzden biraz dağınık şekilde derdimi anlattım sanırım, teşekkür ederim.

Çevrimdışı GARYOSAVAN

  • Üye
  • **
  • İleti: 316
    • Profili Görüntüle
    • GARYOSAVAN Youtube Channel
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #49 : Haziran 15, 2011, 09:31:04 ÖÖ »
Örnek çalışmaları görelim derim. Zira benim çalıştığım oyun stüdyosu yana yana maaşlı veya freelancer karakter animatör arıyor. Mocap Stüdyo kullanabilmeside iyi olur. :)
  • 3D Generalist

Çevrimdışı Yusuf ES

  • Üye
  • **
  • İleti: 350
    • Profili Görüntüle
    • My web site
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #50 : Haziran 15, 2011, 13:39:38 ÖS »
turbosquid de "piyasa yı düşürme" diye tabir edilen benzer modeller örneğin 100 dolarken siz gidip 10 dolara eklerseniz , buna bir müdahaleleri oluyormu?

Şu ana kadar turbosquid'de "fiyatını arttır - azalt" gibi müdehale görmedim ama önümüzdeki senelerde belirttiğin gibi böyle bir uyarıyı yüksek ihtimalle görebiliriz  :)

cemgül abi +1. Katılıyorum.
  • 3D Generalist

Çevrimdışı yazarcizer

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #51 : Mart 25, 2013, 09:15:49 ÖÖ »
9 "bizim bütçemiz xxx lira" diyen firmalar
inanılmaz! bir adam araba almak istediğine karar veriyor ve daha araştırma yapmadan veya sağa sola sormadan ihtiyacı için gerekli olan arabanın fiyatının ne kadar olduğunu biliyor. büyük ihtimalle hayır. belli bir büyüklükteki iş, belli bir miktarda ücrete denk gelir. eğer onların daha az paraları varsa, siz de daha az çalışma karşılığında işi alabilirsiniz. fakat daha az para alacağınız için daha az çalışacağınızı anladıklarından emin olun. daha az alternatif sunun, basitleştirin, işin farklı kısımları için farklı firmalarla çalışmalarını önerin.

10 "finansal problemler yaşıyoruz. bize bu işi yap. biz para kazanalım sana paranı ödeyelim."
elbette. yalnız para kazandıkları zaman ödeme yapılacaklar listesinde en aşağılarda olacağınızı bilin. eğer bir firma başlarının belada olduğunu kabul ediyorsa, emin olun itiraf ettiklerinden daha da kötü durumdadırlar. öyle olsa bile siz banka değilsiniz. ayrıca onların muhasebesini kontrol edemezsiniz. eğer bir firma bankadan ya da kredi firmalarından para alamayacak duruma geldi ise, neden onlara siz kredi veresiniz ki? tasarımınızı teslim ettikten sonra elinizde hiçbir kozunuz kalmaz. iyi niyetlerle hareket etmek isteseniz bile bu sizin için kayıp bir iş olacaktır. ama yine de riske girecekseniz, beklediğiniz için ek ücret talep etmelisiniz. bankalar faiz alıyor, siz de almalısınız. büyük ihtimalle size bu şekilde bir öneri gelmesinin sebebi de sizin ücretinizi vermek için bankadan kredi çekip faiz ödemeyi istememeleridir.

Müşteri replikleri 8: Bizden de az kazanın…(Reklamcıların inanılmaz paralar kazandığı sanılır. Özellikle de son krizde bunun böyle olmadığını biraz anlamışlardır, diyordum ama anlaşılamamış. Bazı müşteriler, ısrarla bütçeleme yapılırken ajanslara bu repliği aktarırlar. Ajansın bir hayır kurumu olduğunu düşünüyorlar sanırım.)

Müşteri replikleri 11: Biz bu parayı kazanmak için ne çok çalışıyoruz, biliyor musunuz? (İstedikleri işlerin bütçesini duyunca bazı müşteriler çıldırıyor. Ama onlara söylediğimiz fiyata daha dün lüks iki adet otomobil aldığını da arada ağzından kaçırıyor. Tabii ki bir de Rusya’da tatil için harcadığı paralar da işin cabası. Tüm oteli kapatmak bir iki yıllık reklam bütçesine denk geliyor ama bunu ona hatırlatmıyoruz. Unutmadan, biz de o parayı kazanmak için çok çalışıyoruz.)
http://reklamgunlugu.wordpress.com/2010/09/24/musteri-replikleri/

- Dolgun ücret: Kotayı tutturursan primi anca alırsın. Bir ay çalıştırır, sonra postalarız maaş vermeden.
- Vizyon sahibi: Biz maaşı 2 ay ödemeyince, o vizyonla yiyip içip gezecek.
- Tercihen x’te ikamet eden: Servisimiz yok diyoruz, anla işte.
http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?ID=513453#.UNh2U3dWI7t

Başka bir örnek, basit bir şey düşünelim. Mesela broşür. Her firmanın dönem dönem ihtiyaç duyduğu bir basılı malzemedir. Ajans bir broşürü hazırlarken ciddi bir çalışma yapar ve bunun bir bedeli vardır. Sonra kalitesine güvendiği bir matbaa da bunu basar. Ajans için matbaanın kalitesi çok önemlidir; iyi bir iş, kötü bir baskı yüzünden tüm şansını kaybedebilir. Bu noktada reklamveren, pazarlama departmanında çalışan birinin tanıdığı herhangi bir matbaacıdan aldığı fiyat daha düşük diye ajansına diretebilir. Bunu bir pazarlık unsuru olarak kullanabilir. Sonuç ne olacaktır? İş daha iyi mi çıkacaktır yoksa şişirilecek midir? Ajansın işi benimsememesinin şöyle bir riski vardır. Müşteri madem böyle istiyor, tamam öyle olsun dediği noktada işin yaratıcılığından taviz verecektir. Halbuki ajansa ödenen tasarım bedeli bu yaratıcılık için verilmektedir. Böylece reklamveren tarafındaki sorumlu birim, belki de farkında olmadan, çalışmayı şirketine daha faydalı olmak adına baltalamış olacaktır.

Kısaca, param yok ama reklam yaptırayım diye bir mantık pratik değildir. İyi bir iş bekleniyorsa bunun bedeline de katlanmak gerekir. Özellikle, yaşanan kriz ile birlikte bazı firmalar böyle tutumlar sergilemeye başladı. Bunu alışkanlık haline getirmeleri ise sonuçta kendilerine zarar verecektir.

Eğer bir şirket bir ajansı kendine seçtiyse ona güvenmek zorundadır. Güvenmediği bir ajansla da çalışmaması gerekir. Aksine davranmanın her iki tarafı da boş yere yıpratmasının yanında, bundan asıl zararlı çıkan reklamveren tarafı olacaktır.
http://www.marjinal.com.tr/ebulten/devamizle.asp?nid=37&hid=150&uid=0

Türkiye’deki tasarım ve reklam piyasasının işleyiş sistemini çok yanlış buluyorum. Özellikle reklam ajanslarının hiçbirisinde tasarı ücreti, yaratıcılık ücreti kesilmiyor. Bu feci bir durum. Bütün sistem ajansların medya komisyonları ve prodüksiyon üzerine gizledikleri kararlardan oluşuyor.

Bu sistem de doğal olarak çok büyük yanlış anlaşılmaları beraberinde getiriyor. Türkiye’de konkur kavramı bu yüzden yanlış yerlerde dolaşıyor. Her işveren her işe konkur açıyor. Sadakat ve güven söz konusu bile değil.
http://www.bakdergisi.com/interviews/4/emrah-yucel

1. Grafikerin, tasarıma başlamadan önce ürün hakkında her şeyi bilmesi gerekir. Özelliklerini, güçlü ve zayıf yanlarını, rakiplerini, hedef kitlesini, fiyatını; özetleyecek olursak, alıcının raftaki diğer ürünü değil de bizim ürünümüzü satın almasını sağlayacak şeyin ne olduğunu bilmelidir ki ambalaj aracılığıyla vermesi gereken doğru mesajın ne olduğuna karar verebilsin.
2. Bir tasarım çalışmasının beyninizde biçimlenmesi, olgunlaşması, araştırma yapılması, fotoğraf, illüstrasyon gibi çalışmaların ısmarlanması, tasarımın tamamlanması ve kontrol edilmesi için ihtiyacınız olan süre bellidir. Bu süreden daha önce çalışmayı bitirmeniz için, yapılacak işlerin bazılarından vazgeçmeniz ya da kaba deyimle 'şişirmeniz' gerekir.
3. İşin bütçesi, yine aynı hizmetleri etkiler. Bir ambalaj tasarımını üç saatte mi üç haftada mı yapacağınızı belirleyen şeydir bütçe. Tabii müşteri adına satın alacağınız hizmetlerin kalitesini de...
http://www.ortakpayda.com/articles.php?ID=1336

Belki icat edildiğinden beri tedavülde olan köhne bir yalan: "Para yok!"

Bedava sirkenin baldan tatlı olduğunu hepimiz biliyoruz, lâkin üç kuruşa beş köfte olmadığını da… Memlekette, “valla olsa dükkan senin ama görüyorsun paramız şu kadarcık gözüm bea!” (ayıpsın, icabında canını bile düşünmeden verebilir) gibi ucuz bahaneleri ve peşin refleksleri olan müşteri kitlesinden bolca bulunur (hiç tanımadığı birine serveti hakkında bilgi vermek bir, bunu söylemek için tasarımcıyı ta bilmem neredeki ofisine çağırmak iki terbiyesizlik). “En üst Merciden” davranış kalıplarını ve gizemlerini öğrendiğimiz şu insanoğlundan aksi yönde bir yaklaşım beklemek de doğrusu pek safça olurdu. Hattâ vaziyet o hale geldi ki, neredeyse yaptırdığı işin üstüne para bile isteyecek kadar arsız tipler çıkarsa hiç şaşırmayın.

Eskiden beri, kendisini alemin akıllısı zanneden bazı acemi kurnazların; gülünç argümanlar, türlü laf cambazlıkları, hattâ laubali salvolarla muhatabına salak muamelesi yapmaya çalışmasını “ulan, çok mu enayi görünüyorum acaba?” diyerek hep hayretle karşılamış ve bu trajikomik hallerini kendi anlayışsızlıklarına vermişimdir açıkçası. Şaşmaz bedahet duygusuyla, bazı gizemleri ve başa gelebilecekleri bile sezebilen feraset ehli bir yana, boş beleş vaadlere kanan her adam süzme ahmaktır zaten. Ancak ahmaklardan tasarımcı olamaz ve hiç kimse de böyle biriyle çalışmak istemez, yani istememeli!

Bahaneler boştur… Zira tasarımcı; müşterisinin kasasının bekçisi, muhasebecisi veya mal varlığı tespit komisyonunun başkanı mıdır? Değildir ve kontrol edemez...

Varını yoğunu, taşınırını taşınmazını, kârını zararını, alacağını vereceğini veya eğlence ve tatiller için ne kadar harcama yaptığını bilir mi? Bilmez ve ilgilenmez…

Devasa servetlere sahip olan iş adamlarının bile, “çok şükür iyi kazanıyoruz, öyleyse işçilerimiz de iyi kazansın” dediği görülmüş müdür? İstisnaları geçelim, ağlanmayan görülmemiştir…

Yalandan, yılandan sakınır gibi sakınanlar çok mudur? Buna da gülüp geçelim dilerseniz…
“Karşındakinin doğruyu söylediğini varsayma.”
(Prof. Üstün Dökmen)

Kısacası, dilenci terminolojisi iş dünyasında geçmez. Derinliklerine nüfuz edemediğimiz ve kapalı kapılar ardında konuşulanlardan bîhaber olduğumuz yapılara, kırk yıllık dostlarımız gibi muamele edecek kadar saftirik değiliz çok şükür. Eğer yeteri kadar sermaye yoksa, girişimcilik hayalleri bir başka bahara ertelenir, olur biter. Bir işletme kuracak kadar birikimi olan, nitelikli ürün ve hizmetlerin yok pahasına satılamayacağını da bilen aklı başında bir işverenin, muhakkak tasarımcısını da mağdur etmeyecek seviyede reklam/tasarım bütçesi ayırması gerekir. Ancak, profosyonellerin verdiği fiyatları çok aşırı bulan bazı tipler, ucuza, çok daha ucuza (1/10, hattâ 1/100) başka bir tasarımcı bulabileceğini zannederek fellik fellik aranmaya koyulurlar ama nafile…
http://justcreative.com/2008/05/22/why-logo-design-does-not-cost-5-dollars/

Şu yaman çelişkiye bakın ki; hem zekice tasarımlar çıkarabilecek kadar “akıllı ve yetenekli” bir grafiker arıyor, hem de üç beş kuruşa sömürebilmek için “gerzek” çıkmasını umabiliyor!.. Halbuki davul çalmaya gerek var mı, hiç kuşku duyulmasın ki ustalar da akıllıdır. Beceri skalasındaki mevkilerini, tasarımcı geçinen operatörlerle farklarını ve işlerine harcadıkları emeği herkesden daha iyi bilirler. Yani yıllar boyu çalışarak sanatsal becerilerini geliştirmiş hiçbir ciddi tasarımcı, makûl seviyelerin çok altındaki ölü fiyatlara asla tasarım yapmayacaktır ve beklemeyiniz (hem “paramız çok az” diyen, hem de on parmağında on marifeti olan “ultra süper eleman” arayan uyanıklar da ne çoktur. Halbuki, istediği donanıma sahip “muhayyel eleman”a Yirmibin TL bile az gelir de haberi yok adamın). Hem niye yapsın ki kardeşim, işbu istikrarsız ekonomik koşullar ve zorlu hayat şartlarında arsız bir mirasyedi değilse niye yapsın (gerçekten inanan ve imkânı olanlar; zekatlarını veriyor, infaklarını yapıyor ve düşkünleri kolluyorlardır zaten. Bunun dışındaki tüm ilişkiler ise alışveriş denklemi üzerinden yürütülebilir ancak)?

Lâkin ne tuhafdır ki; fabrikasına, hastanesine, okuluna, dersanesine veya restoranına milyonları gözden çıkararak yatırım yapabildiği halde, karşıki mahallenin tabelacısında çalışan ortaokuldan veya liseden terk “düşük donlu Corel’ci yeniyetme”ye 100 Liraya logo yaptırmaya kalkarak kâr etmeye çalışan vizyoner ama gariban (!) işverenler de az değildir ha:

— İki şık şık, bi tık tık bee abisi, nedir yaani!.. Sen bitir hemen logoyu, ben çarşıdan dönüşte uğrar alırım, şöyle afili bir şey olsun ama haaa!..

— Ayıpsın başkan, hemmenn geliyoo!..

Yukarıda başlarına nelerin geldiğini bütün örnekleriyle gösterdik. Böylesi kafalarca yönetilen hiç bir işletme; geniş kitlelerce tanınamamış, itibar kazanamamış ve asla markalaşamamıştır. Yok, bir tane bile gösteremezsiniz. Öyleyse, bilgeliğin ve şu kadîm düsturun gereği olarak; “ahbab çavuşlara” falan değil, her işi ehline teslim ediniz. Zira, “acemi marangozun talaşı, kerestesinden çok olur!”
http://www.timsah.com/Cem-Yilmaz-Turkler-Uzayda/dTrrTvvfLdW

Ve günü kurtaran, geleceğini kaybeder.

Görünürde kolay, görünürde basit olanın içinde ne kadar çok düşünce yattığını bilmek,
http://elmaaltshift.com/2005/11/17/bir-neo-modernist-manifesto-3/

Bazı yüzeysel vatandaşlar, sadece “genellikle küçük boyutlarda kullanılmasına” bakarak logo tasarımının basit ve ucuz bir iş olduğunu zannederler. Halbuki bu alemde, pırlantalar ve çipler gibi, boyutları küçük olsa da kıymet ve işlevleri büyük pek çok nesne olduğunu hepimiz biliyoruz. Yani iddialı bir markayı, on yıllar boyunca temsil edebilecek nitelikte “smart and clean” görünen bir logo tasarlamak gayet büyük ve zor bir iştir:
http://www.logomotive.net/
http://siahdesign.com/archives/948
http://www.davidairey.com/logo-of-the-month-4/
http://www.typejockeys.com/blog/Cleaning-Up#.UJUUMIa8GSq


Bu yüzden markanızı; yanlış, çirkin ve gülünç kurumsal kimlik ve lansman kampanyalarıyla hedef kitlenize takdim eden ve çok geçmeden görsel çöplükteki yerini alacak kakofonilere; kopya, sahte, güdük ve kaotik çalışmalara bir kuruş bile ödememelisiniz. Yukarıda mercek altına aldığımız, tasarım bilgi ve becerisi olmayan sözde uyanıkların, hazır logo programlarından falan elde ettikleri kel alâka biçimleri, “gel vatandaş gelll!” çığırtkanlığıyla yok pahasına pazarlamasına itibar edip de sakın itibarınızı zedelemeyiniz. Sakın ucuz hesaplar yaparak kurumsal kimliğinizin akıbetini işbu tiplere emanet etmeyiniz, kendiniz kaybedersiniz.

Ayrıca:





http://ncwinters.com/comics/freelance-freedom/
« Son Düzenleme: Mart 25, 2013, 13:27:19 ÖS Gönderen: yazarcizer »

Çevrimdışı savasinci

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 27
    • Profili Görüntüle
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #52 : Nisan 13, 2015, 18:05:19 ÖS »
Cok dogru bir tespit… Tesekkurler!

Çevrimdışı jeffparadox

  • Üye
  • **
  • İleti: 382
    • Profili Görüntüle
    • JEFF TREVES PORTFOLYO
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #53 : Ocak 10, 2017, 15:26:06 ÖS »


AÇIKLAMA

Bir süre önce sosyal medyada bir paylaşım yapmıştım. Anima, Ülker'e çektikleri bir reklam için, Treves Studios'un daha önce Kervan Gıda'ya tasarladığı bir karakteri kopyalamıştı. Bu duyuruya çoğunluğu olumlu ve destekleyici olmakla beraber farklı tepkiler geldi. Kimi olaya sert girdiğimi, önce işin iç yüzünü anlamam gerektiğini söyledi. Kimi "ne var bunda, alt tarafı bir solucan, birkaç tane yuvarlaktan oluşuyor, herkesin aklına gelebilir..." yazdı. Anima, avukatı aracılığıyla bana ihtarname gönderip iftira attığımı, bu karakterin 2012'den beri Ülker'de var olduğunu, internete yazdıklarımı silmemi söyledi ve beni tazminat davası açmakla tehdit etti. Anima'da çalışan bazı meşlektaşlarım ise yorumlara "saçmalamayın, Anima'nın böyle bir şeye ihtiyacı olabilir mi?!" vs. yazarak karşı tavır aldılar.

Geçenlerde, konuyla ilgilenmekte olan Kervan Gıda'dan alığım mailde şöyle yazmışlar: "Gönderdiğin uyarı üzerine şirket avukatımız Ülker'e bir ihtarname yolladı ve XXX avukatı beni aradı. Ben de bu karakterin yaratılış aşamasının her sürecinde var olduğumu ve bunun tamamen bize ait olduğunu aramızdaki tüm yazışmalarla ona ilettim. Kadın araştırmış ve pazarlama departmanının Anima'ya " bu karakter gibi bir şey yap" dediğini öğrenmiş. Anima da bu brief üzerine aynısının sadece rengini değiştirmiş ve sunmuş. Avukatla göürştük; tüm reklamları yayından kaldırdılar, stantları da sahadan topluyorlar, Anima'ya da ceza kesmişler sanırım. Durum bu şekilde yani. Kadın çok özür diledi. Biz de daha fazla uzatmadık."

Karakterin tasarımcısı olarak bu durumda bana iki çift laf etmek için fırsat doğuyor. Amacım hiçbir zaman başarılı insanlara/kurumlara çamur atarak isim yapmak olmadı. Hak ettiği ilgiyi görmediğini düşünmeme rağmen eşşek gibi çalışıp orijinal iş üretmeye devam ediyorum yıllardır. Ancak bu sektörün ezile ezile kıvama getirilmiş çoğunluğu gibi güce tapmıyorum, lafımı sakınmıyorum, kendimi ezdirmiyorum, işime de sahip çıkıyorum. Fikir danışan tüm genç sanatçılara bunu öğütlüyorum, yazdığım çizdiğim her mecrada bunları sayıklayıp duruyorum.

Belki olaya biraz hızlı ve sert girdim. Ama yıllardır kurumların ördüğü bürokrasi çarklarında öğütülmüş, palavra uzmanı olmuş biri olarak artık dayanamadım. İnandığım şey uğruna bir risk aldım belki ama haklı olduğum ortaya çıktı. "Alt tarafı bir solucan" diye tasarımı küçümseyen insanlara kızmıyorum. Onlar bu işin profesyoneli değiller, bu işler dışardan basit görünebilir. Kendilerine ancak espriyle karışık "Mickey Mouse da birkaç yuvarlaktan oluşuyor" diyebilirim. Anima'ya da kızmıyorum, çünkü onlar için bu eşyanın doğasında var. Oyunun adı bu, sektörün ciğeri bu, kızsam kaç yazar. Beni asıl üzen şey, kırk yılda bir iş için Anima'ya yolum düştüğünde, patronların yanına çıkmadan önce onların yanlarına gidip çay içtiğim, muhabbet ettiğim, sevdiğim, yeri geldi mi arkadaşlarına iş bağladığım meslektaşlarımın tavrı. "Koskoca Anima'nın böyle bir şeye ihtiyacı olabilir mi?!" saptırmasıyla örtmeye çalıştıkları gerçek hakkında acaba şimdi ne düşünüyorlar. On yıllardır, her türlü endüstride, davalara konu olmuş, büyük şirketlerin küçük girişimleri sömürürken kullandığı basma kalıp bir savunmayı ağzıma sokarken ne düşünüyorlardı. Umarım konumlarını sağlamlaştırmışlardır. O gün "saçmalamayın, olur mu öyle şey" diyen arkadaşlar, siz farkında değilsiniz belki ama ben sizin de hakkınız için savaşıyorum...

Beni durumdan haberdar eden meslektaşım, anında ilk telefonu açıp desteğini veren Alper Yılmaz, o sıralar Anima'nın kursunda eğitim alıyor olmasına rağmen susmayıp desteğini açıkça ilan eden Esin Erolus, yanımda olan yakın arkadaşlarım ve aileme çok teşekkür ederim. Sizin yeriniz yukarıdakilerden ayrı bir paragraf.

Neyse, ne yazmış Kervan Gıda, "Kadın çok özür diledi. Biz de daha fazla uzatmadık." Ben de bu polemiği özürle biten kısa ve nazik bir telefon konuşmasıyla, aylar önce bitirmek isterdim. Ne var ki avukatlar, tehditler, küçümsemeler falan derken o özür bir türlü gelmedi. Varsın olsun, konuyu kapıyorum. Son diyeceğim de, denk gelirse bu yazıyı okuyacak olan genç sanatçılara: Çok çalışın, kendinizi geliştirin, işinizin -ne az ne fazla- gerçek değerini bilin ve kendinizi ezdirmeyin. 3 kuruşa, iki pozisyona taklalar atan sanatçılardan olmayın. Unutmayın, sizin ürettiğiniz "içeriğe" bugünün medyasının AŞIRI İHTİYACI var. Çağımızın mottosu "content is the king" yani, "içerik kraldır". İçeriği üreten bizleriz ve tasarımlarımız olmasa koskoca internet ıssız bir çölden farksız olurdu...
« Son Düzenleme: Ocak 10, 2017, 15:33:14 ÖS Gönderen: jeffparadox »

Çevrimdışı stuck

  • Global Moderator
  • Deneyimli
  • *****
  • İleti: 2431
    • Profili Görüntüle
Ynt: Canlandirma Film Sanatcisinin Endustri Rehberi
« Yanıtla #54 : Ocak 10, 2017, 18:23:55 ÖS »
Hakkınızı arayıp, durumu bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz.  =)
  • Illustrator